Depremde Müteahhidin Cezai Soumluluğu
Ülkemizin karşı karşıya kaldığı en büyük tabii afetlerden birisi depremdir. Ülkemiz kıtaların buluştuğu, dolayısıyla fay hatlarının yoğun olduğu bir bölgede bulunmakla birlikte ülkemizin hemen her yerinde deprem riski bulunmaktadır. Her ne kadar deprem önlenmez bir afet olsa da sonuçları önlenebilir niteliktedir. Depremin sonuçlarının en aza indirgenebilmesi için deprem olgusuna uygun bir yapılaşmanın benimsenmesi zorunludur.
Bir bölgede yaşanan bir deprem sonucunda kimi binaların çökmesi kimi binaların ise depremi hasarsız bir şekilde atlatması uygun yapılaşmanın hayati olduğunu, bazı yapıların yapım aşamasında sorunlar bulunduğunu göstermektedir. Bu bağlamda özellikle müteahhitlerin, yapım aşamasında görev alan kişilerin ve idarenin ciddi bir iş yükü ve sorumlulukları bulunmaktadır. Zira zemin etüdünün usulüne uygun yapılması, deprem mevzuata uygun beton kullanılması, doğru ve yeterli malzemenin kullanılması, yapı denetim firmasının denetimleri usulüne uygun bir şekilde yapması hayati önem taşımaktadır.
Proje ve inşaat sorumluları, mühendisler , yapım aşamasında görev alan mühendisler, yapı malikleri, otel vb. işletmeciler, denetim sorumlusu olan kamu çalışanları; yapıları veya denetimleri mevzuata uygun bir şekilde yapmamaları durumunda, deprem sonucunda oluşan hasarlardan ve can kayıplarından hem hukuki hem de cezai olarak sorumlu olabilecektir. Bu yazımızda özellikle müteahhitlerin cezai sorumluluğundan bahsedilecek ve depremlerde can kaybına sebep olan kişilere karşı hangi hukuki yolların kullanılabileceği anlatılacaktır.
Müteahhitlerin cezai sorumluluğu, bir yapının deprem olgusuna uygun bir şekilde yapılarak gerekli özen yükümlülüğünün yerine getirilmesi halinde ortaya çıkmayacak sonuçlar bakımından doğacaktır. Bu noktada taksirle yaralama veya taksirle öldürme suçunun sübuta ermesi için öncelikle olay yerinde gerekli inceleme ve delil toplama işlemlerinin yapılması gerekmektedir. Nitekim bu husus CMK'nın 160. maddesinde; '' İhmali ve kusuru bulunan kişilerin sorumlu tutulabilmeleri ve delillerin kaybolmaması için, yıkılan binaların enkazları kaldırılmadan Cumhuriyet savcıları tarafından veya delil tespiti yoluyla, kolon ve kirişlerden örnekler alınarak, tüm deliller ve bulgular toplanmalıdır.'' şeklinde düzenlenmiştir.
Kast ve Taksir Ayrımı
TCK'da düzenlenen suçlar arasında yalnızca taksiren veya yalnızca kasten işlenebilecek suçlar bulunmaktadır. Ayrıca bazı suç tiplerinde de kast veya taksirin tespiti hükmolunacak cezanın ağırlığı bakımından önem taşımaktadır. Bu sebeple öncelikle suçların manevi unsurunu oluşturan kast ve taksir kavramlarının açıklanması, daha sonra müteahhitlerin fiillerinin hangi hangi kavram kapsamında olduğunun muhakeme edilmesi gerekmektedir.
Kast; suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenilerek gerçekleştirilmesidir. Kast unsuru, doğrudan ve olası kast olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu ayrıma göre, doğrudan kast failin suçun maddi unsurları bakımından bilgisinin tam olması halidir. Olası kast ise, failin asıl hedefinin yanında başka sonuçların da ortaya çıkabileceğini öngörmesine rağmen bu durumu kabullenerek eylemi meydana getirmesi durumunda söz konusudur.
Taksir; failin suç tipine ilişkin fiili iradi bir şekilde gerçekleştirmiş olması ancak neticesini öngörmemesi veya öngörse dahi gerçekleşmeyeceğine dair bir inançla hareket etmesi durumudur. Taksir kavramı da, bilinçli taksir ve bilinçsiz taksir olmak üzere ikiye ayrılır. Bilinçli taksir kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın neticenin meydana gelmesi hali iken, bilirçsiz taksir kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak öngörebilmesi mümkün sonucu öngörmeyerek hareket etmesi halidir.
Kanaatimizce, birinin bilinçli olarak deprem sonucu insanların yaralanması veya can kaybına uğraması amacıyla hareket etmesi mümkün değildir. Bu anlamda müteahhitlerin, özen yükümlülüğüne aykırı davranışları ''kast'' kapsamında değerlendirilmeyecektir. Müteahhitlerin yapıların yapım aşamasında özensiz ve dikkatsiz davranmaları sonucu, depremde ortaya çıkan yaralanmalar ve can kayıpları için haklarında ''taksirle yaralama, ihmali davranışla öldürme, taksirle öldürme suçları bağlamında yargılama yapılacaktır.
Eklemek gerekir ki; müteahhit hakkında yapılan yargılama neticesinde ceza verilmesi ancak müteahhidin fiilleri ile deprem sonucunda oluşan kayıplar arasın illiyet bağı bulunması ve müteahhitin fiillerinin kusurlu olduğunun tespiti halinde mümkündür.
Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi suçu TCK'nın 83. Maddesinde;
''(1) Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.
(2) İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;
a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması, gerekir.
(3) Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine on beş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir.'' Şeklinde düzenlenmiştir.
Taksirle Öldürme suçu TCK'nın 85. Maddesinde;
''(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.'' Şeklinde düzenlenmiştir.
Taksirle Yaralama suçunun basit ve nitelikli halleri TCK'nın 86. maddesinde;
(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Vücudunda kemik kırılmasına,
c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
d) Yüzünde sabit ize,
e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.'' Şeklinde düzenlenmiştir.
Bahsolunan kanun hükümleri kapsamında, öngörülebilir tehlikelere rağmen deprem olgusuna ve mevzuata aykırı şekilde, özen ve dikkat yükümlülüğü ihlal edilerek yapıların inşa edilmesinde rol oynayan müteahhitler hakkında bilinçli taksirle yaralama, bilinçli taksirle öldürme ve kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçundan hüküm kurulabilecektir, nitekim Yargıtay kararları da bu yöndedir. Emsal Yargıtay kararları şu şekildedir:
Yargıtay 12. Ceza Dairesi Esas: 2020/3974 Karar: 2022/4602
''Binanın yapımında kullanması gerekenden daha az kalitedeki betonu kullanarak depremde binanın çökmesine sebep olan müteahhit, bilinçli taksirle ölüme sebep olmaktan sorumludur.''
Yargıtay 12. Ceza Dairesi Esas: 2020/10626 Karar:10721
''…dönem itibariyle bilim ve fennin gerektirdiği teknik şartlara aykırı davrandıkları, üzerlerine düzen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak, mevcut sonucun gerçekleşmesinde etkili oldukları, bu nedenle meydana gelen ölümler bakımından sanıkların eyleminin bilinçli taksirle öldürme suçu olduğu gözetilmeksizin, oluşa ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle sanıklar …, … ve … hakkında beraat kararları verilmesi,''
Yargıtay 12. Ceza Dairesi Esas: 2020/332 Karar: 2020/2497
'' 1. dereceden deprem bölgesi sınırları içinde bulunan Van ilinin bu özelliğinin öngörülebilir nitelikte olduğundan şüphe bulunmamakla beraber sanıklar tarafından meydana gelen depremin ve bu deprem neticesinde kendilerinin de bizzat ikamet ettikleri yapının yıkılabileceğini öngörmelerinin beklenemeyeceği, bununla beraber deprem bölgelerinde yapılan inşaatların, inşa edilen yerin deprem risk durumuna göre sağlamlık ve direnç hesaplamalarının inşaatları bizzat projelendiren, sürdüren ve denetleyen kişilerce yapılması gerektiği, sanıklar ... ve ...'ın satın aldıkları ve deprem neticesinde yıkılan binanın kaçak nitelikte olduğunu bilmelerine rağmen inşa aşamasında etkin bir rol almadıkları, kaçak nitelikteki binayı satın alarak bir takım riskleri üstelen sanıkların meydana gelen neticede taksir düzeyinde sorumlu oldukları kabulünde tereddüt bulunmamakla…''
Bursa Yeniay Avukatlık ve Hukuk Bürosu bugüne kadar vermiş olduğu hukuki danışmanlık hizmetleri ile müvekkillerini başarılı bir şekilde temsil etmiştir. Bursa avukat kadrosuyla inşaat hukuku alanında destek sağlamaktadır.
İnşaat konusundaki anlaşmazlıklarınızın çözümünde Bursa avukat ve online avukat desteği için Bursa Yeniay Avukatlık ve Hukuk Bürosu ile iletişim kurabilirsiniz.
Av. Rabia TOKYÜREK
Çok Okunan Başlıklar
Bu İnternet Sitesi içeriğinde yer alan tüm eserler Yeniay Hukuk Bürosu'na aittir. Bu hakları ihlal eden kişiler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Kanunu yer alan hukuki ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan cezai yaptırımlara tabi olurlar.
İhsaniye Mah. Can Sok. No:2/1 K.3 D.12 (Yeni Emniyet Binası Karşısı) Nilüfer/BURSA